Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, düzenlediği basın açıklamasında Memleket Partisi’nin yerel seçimlerde tek başına seçimlere gireceğini açıkladı. İktidarı ve muhalefeti sert bir şekilde eleştiren İnce, CHP ile Memleket Partisi arasında olumsuz sonuçlanan ittifak görüşmeleri hakkında “İsveç’in NATO’ya üyeliğine “evet” oyu verince nasıl ittifak kuracağım? Her gün DEM’lenirlerse nasıl ittifak kuracağım?” dedi. Açıklamalarının ardından İnce, 13 belediye başkan adayını tanıttı.
SİYASETE EN AKTİF ŞEKİLDE DEVAM EDECEĞİM
Yaklaşık 10 yıllık öğretmendim, bir emekli öğretmen abimiz sordu okulların açıldığı gün. “Bugün heyecan var mı?” dedi. “Acayip heyecanlıyım” dedim. “O zaman öğretmenliğe devam et” dedi. Yıllarca kameranın karşısına geçmiş ama uzun bir süredir de kameralardan uzak durmuş birisi olarak söylüyorum valla bugün heyecanlıyım. Demek ki o zaman öğretmenliğe devam etmem gerekiyorsa şimdi de siyasette en aktif şekilde devam etmem gerektiğini düşündüm çünkü heyecanlıyım.
EKREM İMAMOĞLU’NUN TELEFONUNA DÖNMEDİM YALANIYLA BAŞLAYAYIM
Önce yalan haberlerden başlayayım. Sayın Ekrem İmamoğlu, beni aramış ulaşamamış. Arkadaşlar telefon burada kayıtlar burada. Bana dün sabah mesaj atmış, sonra ikinci bir mesajı atmış “mesajım iletilmedi mi?” diye. Hemen döndüm, şimdi yolda gelirken bir mesaj daha yazdı, cevap yazdım. Böyle bir şey yoktur. Bunu yazan gazeteye gençliğimde harçlıklarımdan çok para verdim. Keşke vermeseymişim. Keşke okumasaymışım bu gazeteyi. Sürekli yalan haber yapıyor hakkımızda. Ben Sayın İmamoğlu’nu tanıdığımda İlçe Başkanı adayıydı. Bende milletvekiliydim. O günden beri tanırım. Hatta İlçe Başkanı seçildiğinde beni bir etkinliğine çağırdı konuşmacı olarak. Bende milletvekili olarak Beylikdüzü’ne gittik konuşma yaptım. O yıllardan beri tanışırız. Siyaset başka, nezaket başka. Öyle ulaşamamak, telefona cevap vermemek falan öyle bir şey söz konusu değil. Bir kere önce bunu bir düzeltelim.
6’LI MASA ALACAĞINI ALDI CHP’Yİ TERK ETTİ, HERKESİN TERK ETTİĞİ BİR ORTAMDA BEN ONLARA EL UZATTIM
Bir diğeri, altılı masa vardı 8 ay önce altılı masa. Hatırlayın altılı masa. Bu altılı masaya bakanlık verdiler. 39 milletvekilliği verdiler. Cumhurbaşkanı yardımcılığı verdiler. İstedikleri her şeyi verdiler. 39 milletvekili. Peki, bu altılı masa CHP’yi ne yaptı? Terk etti. Alacakları her şeyi aldı, ve CHP’yi terk etti. Böyle bir ortamda Muharrem İnce CHP’ye el uzattı. Gittim 5 kere görüştüm bu arkadaşlarla. Özgür Bey’le de görüştüm, Ekrem Bey’le de görüştüm. Herkesin terk ettiği bir ortamda ben onlara el uzattım.
MEMLEKET PARTİSİ İÇİN CHP İLE GÖRÜŞTÜM
Bakın söylüyorum tekrar; Muharrem İnce’nin şahsı için kendimle ilgili tek bir kelimelik görüşmem olmadı. Memleket Partisi için görüştün mü? Tabii ki, ben bu partinin genel başkanıyım. Şahsımla ilgili bir talebim çocuklarının üstüne yemin etsinler söylesinler istemiş miyim. Ne konuştun? “Kardeşim ben 3 bakanlık isterim, MİT müsteşarlığı isterim, şunu isterim, bunu isterim” bunları konuşacak fıtratta bir insan değilim ben. Siyaset böyle olmaz. Siyaset mertlik işidir, mertlik.
“3 BAKANLIK VERİN, MİT’İ VERİN” BUNLAR BENİM FITRATIMDA YOK!
Tabii ki partim adına konuştum ben bunlarla ama yazılan haberlere bakıyorum cevap vermeye tenezzül etmiyorum. “Şunu istedi, bunu istedi” ayıp şeyler yani. Bak işte belgesi, var mı belgesi? Hani “3 bakanlık, MİT müsteşarlığı”. Benim fıtratımda bu yoktur. Şunu gördüm. Bu arkadaşları herkesin terk ettiği günde ben elimi uzattım. Ama şunu gördüm ki biz, özellikle ben onlarla aynı dünyanın insanı değiliz. Ayrı dünyanın insanıyız. Bakın anlatayım. Tane tane anlatacağım, herkes anlayacak.
1991 SEÇİMLERİNDEKİ SEP – HEP İŞBİRLİĞİNİ BİLMİYORLAR. ÖZGÜR BEY VE EKREM BEY’İN SİYASİ DERİNLİKLERİ YOK ÇÜNKÜ
1991 seçimlerini bu arkadaşlarım bilmiyor. Çünkü partinin hafızasını bilmiyorlar. Çünkü yoklardı. Gençlik kolunda yoklar, İlçe Yönetiminde yoklar, İl Başkanlığında yoklar. 1989 Başarısından sonra 1991’de nasıl rezil olduğumuzu bu arkadaşlarım hatırlamıyor. SHP’nin o günkü HEP’le işbirliğinden sonra 1989 başarısının 1991’de nasıl dip yaptığını bu arkadaşlarım bilmiyorlar. Özgür Bey de bilmiyor, Ekrem Bey de bilmiyor. Çünkü siyasi hafızaları ona yetmez. O derinlikleri yok çünkü.
CHP İLE AYRI DÜNYALARIN İNSANLARIYIZ
Neden ayrı dünyaların insanıyız. Suriye’de, Irak’ta çocuklarımız Şehit oluyor değil mi? Çocuklarımız Şehit oluyor her gün. PKK, YPG konuşuyoruz. Asıl sorumlusu kim ya biz kiminle uğraşıyoruz? Amerika Birleşik Devletleri’dir. Bunu söyleyebilecek Muharrem İnce’den başka bir siyasetçi yok bu ülkede. Biz orada PKK ile değil, Amerika Birleşik Devletleri ile mücadele ediyoruz. Memleket Partisi onun için üçüncü yol, doğruları konuştuğu için. Devam ediyorum. İlkeli, omurgalı siyasetten yanayız biz. Laikliği bizden başka hatırlayan kalmadı. Laiklik, laiklik. Olmazsa olmazımız. 2 milyara yakın İslam alemi içinde Türkiye’nin bir farkı varsa Atatürk ve Laiklik sayesindedir. Bunu hatırlatacağız bu millete.
DERSİM DİYE BİR İLİMİZ YOK VE ŞEYH SAİT BİR HAİNDİR!
Devam ediyorum. Bizim Dersim diye bir vilayetimiz yoktur. Dersim bir bölgenin adıdır. Oradaki vilayetin adı Tunceli’dir, Tunceli. Kamer Genç bile dersim demiyordu. Tunceli diyordu. Net. Neden ayrı dünyaların insanıyız anlatıyorum. Şeyh Sait bir haindir, nokta. Atatürk Nutuk’ta böyle demiştir, böyledir. Şeyh Sait bir haindir, tıpkı İskipli Atıf gibi. Devam ediyorum. Hiç kimse küçük eşit değildir. Bu ülkede herkes ayaz yemiştir. 12 Eylül günlerinde Diyarbakır hapishanesinde Kürtler ayaz yemiştir, Mamak’ta Ülkücüler ayaz yemiştir, Metris’te Solcular ayaz yemiştir. “O ayaz yemiş bu ayaz yemiş o, bunu unutmazmış” Bunlar doğru işler değildir.
TERÖR BİLDİRİSİNE İMZA ATMAYARAK -30 DERECEDE YATAN KAHRAMANLARIMIZIN MORALİNİ BOZMAYACAKSIN!
Terör bildirisi Meclis’e geldi mi “Ben AKP ile aynı A4’te olmam diyemezsin. Terör oldu mu, terörle mücadeleye destek olacaksın. Kahramanların moralini bozmayacaksın. Dağda -30 derecede yatan çocuklara moral vereceksin. Onları üzmeyeceksin.
BEN ORADA OLSAYDIM İSVEÇ’İN NATO’YA DÖNÜŞÜNE EVET OYU VERMEZDİM
Memleket Partisi Meclis’te olsaydı, ben orada olsaydım İsveç’in NATO’ya dönüşüne evet oyu vermezdim, nokta. İsveç teröre desteğini kesti mi ki? AKP verebilir, AKP emperyalistlerle kucak kucağa olmuş. CHP sana ne oluyor da İsveç’in NATO üyeliğine evet oyu veriyorsun. Ayrı dünyaların insanıyız diyorum. Bana bölücü diyen CHP seçmenine sesleniyorum. Arkadaşlar biz siyahla beyaz kadar ayrıymışız, nasıl beraber olacağız?
SIĞINMACILAR DIŞARI, DOKTARLAR İÇERİ DİYORUM
Devam ediyorum. Libya teskeresine evet diyorum ben. Türkiye orada olmalıdır. Mavi vatana evet diyorum. Memleket Partisi olarak sığınmacıları dışarı, dışarıya giden doktorlara, mühendislere içeri diyorum. Doktorları, mühendisleri davet ediyorum. Sığınmacıları göndereceğiz diyorum.
BİZİM OMURGAMIZ VAR, BUGÜN OYUMUZ 1 OLUR YARIN 1000 OLUR BİLEMEM
Bakın bizim, yetimin başını okşayanları, yolda bulduğu ekmek parçasını öpüp yüksek bir yere koyanları, fakirin karnını doyuranları, haksızlık karşısında susmayanları, Türkü dinlerken yüreği hoplayanların, memleketin dürüst, namuslu evlatlarını bizi anlamaya davet ediyorum. Memleket Partisi’ni anlamaya davet ediyorum. Bizim bir duruşumuz var, bir omurgamız var. Bir ilkemiz var. Oy oranımızla orantılı değil bu. Oyumuz 1 olur, 1000 olur bilemem. Ama biz bir omurgayı simgeliyoruz, bir duruşumuz var. Bugün 1 olur, yarın 1000 olur. Bir anket firması söyledi bana. “Kampanya sürecinde %16’lara kadar çıktınız” dedi. Ama sonra kutuplaşmadan dolayı çöktünüz dedi. Oy çoğalır azalır. %21 ile birinci parti oldu Ecevit, 1999’da. Sonra %1’e düştü. Oy derdinde değiliz. İlke derdindeyiz, duruş derdindeyiz.
İNSANLAR SOKAKTA BANA “HAKLIYMIŞSIN, ÖZÜR DİLERİZ” DİYOR
8 ay önce bir seçim yaşadık. Bu seçimde cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi vardı. Şimdi de 31 Martta bir yerel seçim yaşayacağız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yaşadık? Ayak oyunları yaşadık. Sahte dekontlar gördük. Sahte kasetler gördük. FETÖ taktikleri gördük. Ama ne öngördüysem hepsi çıktı. Bugün yollarda görüyorsunuz “Muharrem İnce haklıymış” diye yazılar var. En sık karşılaştığım şey bu. Sokakta yürüyorum. Koruma da almıyorum bazen yanıma insanlar yaklaşsın diye bana söyledikleri şey; “ya kusura bakma özür dileriz, sen haklıymışsın. 2023’deki yaşadığımız seçimi tam olarak anlayamadan siyasi analiz etmeden, Türkiye’de siyaset düzenini konuşamayız değerli arkadaşlar.
2023’DE FETÖ VE PKK İLE İŞBİRLİĞİ YAPANLAR KAYBETTİ, KUTU KOLA BİLE KAZANIYOR DİYENLER KAYBETTİ
Bakın 2023’de kimler kaybetti; Salon siyasetçileri kaybetti, Siyaset mühendisleri kaybetti, Altılı Masa kaybetti, ilkesiz siyaset, ilkesiz ittifak kaybetti. “Kazanalım da nasıl kazanırsak kazanalım önemli değil” diyenler kaybetti. Seçmenleri kandıran, muhalefetin baronları kaybetti. Anketçiler kaybetti. KONDA sana özel bir parantez açmak istiyorum, KONDA. %49,5 Kılıçdaroğlu, %1 Muharrem İnce diye anket yayınladın, sanki Kılıçdaroğlu’na kaybettiren benmişim gibi anket yayınladın, beni çekilmeye mahkum ettin. KONDA sana özel yer ayırıyorum. Bu millete yalan söyledin sen, KONDA. Diğer anketçiler gibi en büyük yalancıda sensin. Kola kutusu bile kazanır diyenler kaybetti. Her seçimi, bu son seçim, bundan sonrası tufan diyenler kaybetti. Her seçimde oy çalınıyor diye bağırıp, sandıklara gözlemci koymayanlar kaybetti. Boş tencerenin iktidarı devireceğini bekleyen, ama tencerenin nasıl dolacağını anlatmayanlar kaybetti. Seçim olmayacak, ikinci tura kalırsa savaş çıkar diyenler ve bunu yayanlar kaybetti. FETÖ ile PKK ile işbirliği yapıp bunu millet anlamaz diyenler kaybetti. Yalan haberlerden, sosyal medya trollerinden medet umanlar kaybetti. Siyaseti dizayn etme hakkını kendinde gören, kabalaşan, nobranlaşan sanatçılar kaybetti. Gerçeği değil, gönlünden geçenleri yazan gazeteciler kaybetti. Bana çekil baskısı yapanlar, %60’la kazanıyoruz, Muharrem İnce sen engel oluyorsun diyen akılsızlar kaybetti. Bir cumhurbaşkanı adayı, 7 cumhurbaşkanı yardımcısı, 6 genel başkan, büyükşehir belediye başkanları, atanamamış, rüyasında kendini bakan olarak görmekte zorlanan sahte bakanlar kaybetti. Galibiyetin yüz babası var ama, mağlubiyeti yetim bırakanlar kaybetti.
BU İKTİDARI DEĞİŞTİREBİLMEK İÇİN ÖNCE BU MUHALEFETİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
Bu iktidar Türkiye’yi kötü yönetmiştir. Bu iktidarı değiştirmeliyiz. Mutlaka değiştirmeliyiz. Ama bu iktidarı değiştirebilmek için önce bu muhalefeti değiştirmek gerek. Bu muhalefet bu iktidarı değiştiremez.
İKTİDAR SEÇİM KAZANMASINI BİLİYOR AMA ÜLKEYİ YÖNETMEYİ ASLA BECEREMİYOR
Gelelim iktidara; seçim kazanmakta çok mahir bir iktidar var. Seçim kazanmasını çok iyi biliyor. Ama ülkeyi yönetmeyi asla beceremiyor. Kontrollü medya ve devletin bütün imkanlarıyla orantısız güçle girdiği bütün seçimleri kazandı. Kazanmak için elinizdeki bütün imkanları kullanarak elde ettiğiniz bir zafer yenilmeye mahkum bir galibiyettir. İnatla uygulanan, Nas var diyerek akıl ve bilim dışı ekonomi politikaları milletimizi ezmiştir. Devlet yönetiminde liyakatı terkedip sadakatı önde tutanlar, memleketi bu kötü durumdan kurtaramazlar.
FAİZ KARARLARININ SONUÇLARINI HEP BİRLİKTE YAŞIYORUZ
2-3 puan faizi artırmak yerine Nas var deyip inatlaşırsan bugün 36,5 puan artırmış olursun. İşte tek adam yönetimi, akıl dışılık, bilim dışılık tam da budur. Bu akıl dışı, bilim dışı politikaların bir sonucu olacaktı elbet ve oldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kiralar bu kadar yüksek oldu. Karı koca öğretmenin ömür boyu çalışsalar dahi ev alma şansları, umutları ilk kez yok oldu. Beslenme sorunu çıktı ülkede, ilk kez. Savaş yılları hariç ilk kez bir beslenme sorunu çıktı. Bunun sebebi; akıl, bilim, hukuk, liyakat bilmeyen Erdoğan’dır. Yüksek yargı organları çatışıyorsa o ülkenin ekonomisi düzelmez. Ekonomide bugün yaşadığımız olumsuz tablo ileride yaşayacaklarımız karşısında “Vay be, bunlar iyi günlerimizmiş” dedirtecek bize. Ekonomideki vahim tablonun ağır faturasını yüksek enflasyon ve ağır vergilerle hep birlikte ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz.
MEMLEKETE ÜÇÜNCÜ YOL LAZIM
22 yılda başaramayanlar, asla başaramazlar. 22 yılda umut olamayanlar asla umut olamazlar. Onun için bu memlekete bir üçüncü yol lazım diyorum, ne sağdan ne soldan, Atatürk’ün yolundan o da Memleket Partisi diyoruz. Erdoğan yorgundur. Erdoğan yorulmuştur. Seçmen Erdoğan’ı göndermeye hazırdır. Ama seçmen yerine gelecek olana güvenmek istemektedir. Milli meselelerde tutarlılık istiyor seçmen, tutarlılık. Rüzgar gülü gibi dans eden siyasetle Erdoğan’ı yenemezsiniz.
HER GÖRDÜĞÜN ELİ ÖPERSEN MİLLET SANA GÜVENMEZ, MEMLEKET PARTİSİ’DE YANINA GELMEZ!
Terör örgütleriyle arana mesafe koyamazsan onların oyuna göz kırparsan FETÖ’yle PKK ile yan yana gibi görünürsen Erdoğan’ı yenemezsin. Şehitlerimizin olduğu gün TBMM’de imzalanacak olan terörle ilgili bildiriye imza atılmasını istiyor seçmen. O bildiriye AKP ile aynı A4’de olmuyorum deyip, İsveç’in NATO üyeliğinde Emperyalistlerin oyuncağı olursan Cumhuriyetin kurduğu parti de olsan güven kaybedersin. Kandil neyse Stockholm odur diyenlerle nasıl buluştuğunu anlatmak zorundasın. Genç Cumhuriyete isyan eden birine, genç cumhuriyetin temellerine dinamit koymak isteyen birine hain diyemem dersen güven kaybedersin. Her gördüğün eli öpersen millet sana güvenmez. Memleket Partisi de senin yanına gelmez.
ÖN SEÇİM NAMUS SÖZÜMDÜR DEYİP ADAYLARI BİR ARKADAŞIN BELİRLERSE İNANDIRICI OLAMAZSIN
3-5 belediyeyi hangi partinin aldığının çok önemi yoktur. Cumhurbaşkanlığını vermişsin, TBMM’de çoğunluğu vermişsin, MİT’i vermişsin, Savunma’yı vermişsin,Eğitim’i vermişsin, neden kaybettiğini hala sorgulayamıyorsun. Ön seçim namus sözümdür deyip adayları bir arkadaşın belirlerse inandırıcı olamazsın.
TÜRKİYE’Yİ CENNET YAPACAK ŞEY ATATÜRKÇÜLÜKTÜR
Ülkenin insanı bu kadar bölünmüşken ufukta görülen karartılara milli, birlik ve beraberlik içinde karşı koyacak bir milletten söz etmek çok zor. Ülke; birbirini dinlemeyen, durmayan, iki keskin kutba ayrılmış durumdadır. Bu, memleketimiz için iyi bir durum değildir. Tarihin akışı içinde birikmiş bir dolu sorunun olduğu zor bir coğrafyada bulunuyoruz. Ülkemizin kurucuları Osmanlı İmparatorlarının kurucuları acı tecrübelerden hareketle bu devleti ayakta tutacak büyütecek ve dünyada söz sahibi yapacak bir vizyonda ülkeyi kurup bu hale getirdiler. Tarihin imbiğinden geçmiş ülkeyi ayakta tutan ilkeleri örselemek, yok saymak, milletimizin yararına değildir. Devletimizin demokratik, laik bir hukuk devleti özelliklerini zayıflatan ve bunları güçlendirmeyen bu ülkeye hizmet edemez. Mezhepçilikle, etnik milliyetçilikle, din sömürüşüyle gideceğiniz yer muasır medeniyetler olamaz. Bugün, dünyanın cehennem olarak kabul ettiği ülkeler oluruz. Bizim kurtuluşumuz oradaki milletlerin de kurtuluşu olacaktır. Bize göre Türkiye’yi cennet yapacak şey Atatürkçülüktür, cumhuriyetçiliktir. Yani bütün mezheplere yani bütün etnik kökenlere eşit mesafede olmayı becerebilen tek ülküsü bu ülkeyi muasır medeniyetler üzerine çıkarmak olan bir düşüncedir. Atatürkçülüktür, akıldır, adalettir, ahlaktır. Toplumu gereksiz tartışmalarla germemek, farklılıklarımızı kabul etmek ama bunları üstünlük unsuru olarak dayatılmasına karşı durmaktır. Barışmak, büyümek ve hakça bölüşmektir. Türkiye ancak Atatürk’ün izinden giderek cumhuriyetine sımsıkı sarılarak cennete gidebilir. Türkiye siyasi çekişmelerden, boş laflardan kutuplaşmalardan bıkmıştır. İnsanımız huzur istemektedir. Görüyoruz ki, insanlarımız bu iktidardan bıkmıştır. Ama bu muhalefete de güvenmemektedir. Halktan kopuk salon siyasetçileri sahada olmadıkları için halkın sesini dinlemekten uzaktır. Türkiye’nin bu kokuşmuş cepheleşmeden ve onun klişe tutumlarından söylemlerinden bir an önce kurtulmaya ihtiyacı vardır.
NE CUMHUR NE MİLLET TEK YOL MEMLEKET DİYORUZ!
Türkiye’nin yeni bir sese, yeni bir nefese ihtiyacı vardır. O nefes üçüncü yolun nefesidir. Onun için diyoruz ki Ne Cumhur Ne Millet tek yol Memleket’tir diyoruz. Yolumuz Kuvayi Milliye yoludur. Yani gücünü sadece Türk milletinden alan yoldur. Yolumuz Atatürk’ün yoludur. Yolumuz ne sağdır ne soldur. Kısır ittifakların dışında üçüncü yoldur. Yani Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak olan, ayrıştıran değil birleştiren bir yoldur. Yolumuz aydınlığın, umudun, yaşam sevincinin yoludur. Memleket Partisi yüreği ülkesi için atanların, başka bir menfaat peşinde koşmayanların partisidir. Gençlerin en fazla tercih ettikleri partidir. Giderek bu ilgi büyüyecek büyük bir dip dalgasına dönüşecektir. Türkiye’de her kesimden oy alma potansiyeli olan tek parti Memleket Partisidir.
MEMLEKET PARTİSİ OLARAK HER YERDE SEÇİME GİRECEĞİZ
Memleket Partisi olarak; kısıtlı imkanlarımızla girebileceğimiz her yerde seçime girip alabildiğimiz kadar belediyeyi safımıza katmak istiyoruz. Önce sokaklarımızı süpürüp tertemiz yapacağız sonra da bu iktidarı süpürüp ülkemizi aydınlığa kavuşturacağız. İçimizde cumhuriyetin neşesi, yolumuzda yürümeye ve çalışmaya devam edeceğiz. Memleketteki herkesin kapısını çalmak ve gönlünü kazanmak üzere ter akıtmaya devam edeceğiz. Güneş ufuktan mutlaka doğacak yürüyelim arkadaşlar diyorum.
Açıklamalarının ardından Muharrem İnce, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Soru: CHP’den veya Ekrem İmamoğlu’ndan ilgili telefonlar ve yanıtlar gelseydi, sizin beklentiniz neydi CHP ile işbirliği yapmak için? Belediye Meclis Üyeliği mi, Belediye Başkanlığı mı, neler talep ettiniz?
Cevap: Ben neden ayrı dünyaların insanları olduğumuzu anlattım. Bitmiyor yani her gün. Mesela, İsveç’in NATO’ya üyeliğine “evet” oyu verince nasıl ittifak kuracağım? Her gün DEM’lenirlerse nasıl ittifak kuracağım? Bak bizim bir duruşumuz olmalı, Kuvayı Milliye’nin partisi bu, başkalaşmış. Değişmiş demiyorum. İnsan değişmeli, zamana ayak uydurmalı. Ama değişmek başka bir şeydir, başkalaşmak başka bir şeydir. Gençliğimin geçtiği parti gitmiş, yerine başka bir şey gelmiş. Yarın bu şartlar değişir, başka bir yönetim gelir. O zaman tekrar konuşuruz.
Soru: Zaten CHP böyleyken Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ile görüştünüz. CHP ile bir ittifak görüşmesi yürüttünüz?
Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi; Memleket Partisi’yle ilgili, Muharrem İnce’yle ilgili sahte dekontlar yayınlandı. Bu dekontlardan ya da o sahte görüntülerden birine inanan var mı bu ülkede? Siz inanıyor musunuz? Hepsi sahte. Bunu kim yaptı, FETÖ’cüler yaptı. Peki CHP’den bunları yayanlar var mıydı, vardı. Bunların içinde gözaltına alınanlar oldu mu, oldu. Tutuklananlar oldu CHP’den. Peki ben gidip iyi niyetle seninle görüşüyorsam, sen gözaltına alınanlarla, tutuklananlarla fotoğraf verirsen Muharrem İnce seninle ittifak kurar mı? Bunun abisini PM üyesi yaparsan, yapmayın dedim, uyardım. Bak bu tutuklandı, tekrar hapse girecek dedim. Hapse girdi, bana haber gönderdi 2beni affetsin2 diye. Dedim mahkemeler bilir. Bana iftira atan adamı sen bir yerlere getirirsen ben seninle ittifak kurar mıyım? Bunlara her geçen gün bir yenisi eklendiği için yakında ne çıkacak karşımıza ben de bilmiyorum. Kayıtsız, şartsız destek olalım dedim. Ama ilkeli olun. Ama gördük ki; ortada ilke, omurga diye bir şey yok.